|   
                                       Karşı konulmaz lütuf   Karşı konulmaz lütuf ne kadar ağır bir söz değimli? Çünkü 
                                      karşı konulmaz lütuf denince aklımıza bir 
                                      zorlama gelmektedir, ve bu zorlamaya asla 
                                      ama asla karşı konulamayacağını anlamaktayız.  Peki bu Karşı konulmaz Lütuf nedir, Karşı konulmaz Lütuf sözcüğünü 
                                      biz nerede ve ne için kullanmaktayız. Bu 
                                      sözcüğü kullandığımız yer Kalvinizmin 5 
                                      öğretişinin   1. Tamamen Bozulmuşluk / Mutlak Ahlaksızlık 2. Şartsız Seçim / Koşulsuz Seçim 3. Kısıtlı Kefaret / Sınırlı Ödenmiş Bedel 4. Karşı Konulmaz Lütuf  5. Kutsalların Dayanması / Azizlerin Sabrı  4.cusüdür. Ve bu öğretiş şunu öğretmektedir.  Karşı konulmaz Lütuf, Tanrı’nın arzularını gerçekleştirdiği 
                                      bir lütuf’tur. Bu lütuf “Yeniden Doğma 
                                      Lütfüdür” ve bu lütfü alan bir kişinin 
                                      imana gelmemesi mümkün değildir. Mümkün 
                                      değil derken Tanrı bunu zorla yaptırdığı 
                                      için değil Tanrının yüreğimize koyduğu Mesih 
                                      arzusu bizi Mesih’e çektiği için bu isim 
                                      verilmiştir. Ve biz bu öğretişi öğrenmek 
                                      için bu lütfün neden gerekli olduğuna bakarak 
                                      başlamak istiyoruz.   Öncelikle burada lütuf karşımıza yeni bir isimle ve gerçek 
                                      manası ile çıkıyor “Yeniden Doğma Lütuf’u” 
                                      bu lütuf Kutsal Kitap öğretilene göre Tanrının 
                                      Egemenliğine girebilmek için insanın yeniden 
                                      doğması gerekmektedir.   Yuhanna 
                                      3:3-6 İsa ona şu karşılığı verdi: "Sana doğrusunu 
                                      söyleyeyim, bir kimse yeniden doğmadıkça 
                                      Tanrı'nın Egemenliğini göremez." 
                                      Nikodim, "Yaşlanmış bir adam 
                                      nasıl doğabilir? Annesinin rahmine ikinci 
                                      kez girip doğabilir mi?" diye sordu. 
                                      İsa şöyle cevap verdi: "Sana 
                                      doğrusunu söyleyeyim, bir kimse sudan ve 
                                      Ruh'tan doğmadıkça Tanrı'nın Egemenliğine 
                                      giremez. 
                                      Bedenden doğan bedendir, Ruh'tan 
                                      doğan ruhtur.   Tanrının bu lütfu’da 
                                      bize verdiği Yeni bir yürekle yeniden doğmamızı 
                                      sağlamaktadır.  Hezekiel.36:26 Sizi 
                                      Uluslar arasından alacak bütün ülkelerden 
                                      toplayıp ülkenize geri getireceğim. Üzerinize 
                                      temiz su dökeceğim, arınacaksınız. Sizi 
                                      bütün kirliliklerinizden ve putlarınızdan 
                                      arındıracağım. Size yeni bir yürek verecek, 
                                      içinize yeni bir ruh koyacağım. İçinizdeki 
                                      taştan yüreği çıkaracak, size etten bir 
                                      yürek vereceği. Evet Tanrı günah 
                                      batağına düşmüş olan İsrail halkını nasıl 
                                      temizlediğini okumaktayız.    Tanrı taştan yüreği çıkaracağım 
                                      derken aslında içimizdeki bildiğimiz yüreklerin 
                                      taştan olduğunu söylemiyor Günah karşısında 
                                      taşlaşmış olan günaha meyilli yüreğimizi 
                                      değiştirdiğini söylemektedir. Ve Tanrıya 
                                      gerçek tapınma sadece yürekten olabilir 
                                      yürek gerçekten çok önemlidir. Öyleki 
                                      Kutsal Kitap’ta yürek kelimesi tam 220 defa 
                                      geçmektedir ve bunların bir çoğuda 
                                      yürekten yapılan iman, ibadet, asilik, isyankarlık, 
                                      söz dinlememezliklerin 
                                      sebebinin vücudun diğer uzuvları değilde 
                                      yürek olduğundan bahsetmektedir.   Ben ilk iman ettiğim sıralarda sohbet ettiğim Müslümanlarla günah konusu 
                                      açıldığında ilk günahın Adem ve Havva’nın 
                                      yasak meyvesi yemesi olduğunu karşılıklı 
                                      anlatırdık ve bu konuda hem fikirdik çünkü 
                                      benim ve diğer insanların inandığı günah 
                                      yasak olan bir şeyi yapmakla gerçekleştirilmektedir 
                                      örnek vermek gerekirse Hırsızlığı yapmak, 
                                      zina yapmak, insan öldürmek günahtır ama 
                                      ilk günahın bu olmadığına dair sonra bir 
                                      teolog kilisemizde Rabbin sofrası hakkında 
                                      vaaz verirken Günah hakkında söylediği sözler 
                                      benim yanlış bilgimi düzeltmeme sebep oldu. 
                                      Evet ilk 
                                      eylem günah Yasak Meyvenin yenmesidir, 
                                      Çünkü tanrı yemeyeceksiniz demiştir, ama 
                                      ondan önce günah yüreklerde oluşmuştur. 
                                      Kısaca o günaha bakarsak Yaratılış 3:1-6 RAB Tanrı'nın yarattığı 
                                      yabanıl hayvanların en kurnazı yılandı. 
                                      Yılan kadına, "Tanrı gerçekten, 'Bahçedeki 
                                      ağaçların hiçbirinin meyvesini yemeyin' 
                                      dedi mi?" diye sordu. Kadın, "Bahçedeki 
                                      ağaçların meyvelerinden yiyebiliriz" 
                                      diye yanıtladı, "Ama Tanrı, 'Bahçenin 
                                      ortasındaki ağacın meyvesini yemeyin, ona 
                                      dokunmayın; yoksa ölürsünüz' dedi." 
                                      Yılan, "Kesinlikle ölmezsiniz" 
                                      dedi, "Çünkü Tanrı biliyor ki, o ağacın 
                                      meyvesini yediğinizde gözleriniz açılacak, 
                                      iyiyle kötüyü bilerek Tanrı gibi olacaksınız." 
                                      Kadın ağacın güzel, meyvesinin yemek için 
                                      uygun ve bilgelik kazanmak için çekici olduğunu 
                                      gördü. Meyveyi koparıp yedi. Yanındaki kocasına 
                                      verdi. Kocası da yedi.   Evet Havvayı görüyoruz burada ve Havva daha meyveye 
                                      elini atmadan önce günaha düştü, Önce Tanrı’yı 
                                      yalancı yerine koydu şeytana inanarak, çünkü 
                                      Tanrı yemeyin ölürsünüz dedi ama şeytan 
                                      ona hayır ye bir şey olmaz dedi, Sonra Havva 
                                      Kıskançlık günahı işledi, Yani Tanrı gibi 
                                      olmak “gözleriniz açılacak, iyiyle kötüyü bilerek 
                                      Tanrı gibi olacaksınız” istedi. 
                                      Peki burada günahı gerçekleştiren ne idi? 
                                      Havva ve Ademin ellerimi, Ayaklarımı? Hayır 
                                      günahı ilk gerçekleştiren ve hatta tüm vücudu 
                                      günaha sürükleyen yürekti. Evet gördüğümüz 
                                      gibi günahın ilk doğduğu yer yürektir, Her 
                                      şeyden önce de yüreğini 
                                      koru, Çünkü 
                                      yaşam ondan kaynaklanır. Özdeyişler 4:23 yukarıda günahın ne olduğunu tam bilmediğim sıralarda günahı tanımlamak 
                                      için kullandığım kelimelere bakarsak Hırsızlık 
                                      yapmak günahtır ama hırsızlık yapmayı yürekten 
                                      düşünüp planlamakta günahtır. Zina yapmak 
                                      günahtır ama Zina yapmayı düşünmekte günahtır. 
                                      Rab İsa’nın bu konuda çok güzel bir Kutsal 
                                      Sözü vardır. Matta 
                                      5:27-29 "'Zina 
                                      etme' denildiğini duydunuz. 
                                      Ama ben size diyorum ki, bir kadına 
                                      bakıp onu arzulayan her adam, zaten yüreğinde o kadınla zina etmiştir.” 
                                      Mat 
                                      15:19 Çünkü kötü düşünceler, cinayet, zina, cinsel ahlaksızlık, hırsızlık, yalan 
                                      tanıklık ve iftira hep yürekten 
                                      kaynaklanır. Mat 15:18 Ne var ki 
                                      ağızdan çıkan, yürekten 
                                      kaynaklanır. İnsanı kirleten de budur.   Evet bu ayetlere baktığımızda bu kötü olayları, bu günahları arzulayan uzuvlarım 
                                      ellerim, ayaklarım, kulaklarım, gözlerim, 
                                      ağızım değildir, Bu günaha meyil duyan benim 
                                      yüreğimdir. Ayrıca Tanrı Kutsal Kitap da 
                                      bizlere Yürekten iman etmek ve etmemek hakkında 
                                      bir çok örnekler vermiştir. Say 32:10-11 O gün RAB öfkelenerek şöyle ant içti: 'Madem bütün yürekleriyle 
                                      ardımca yürümediler, Mısır'dan çıkanlardan 
                                      yirmi ve daha yukarı yaştakilerin 
                                      hiçbiri İbrahim'e, İshak'a, Yakup'a 
                                      ant içerek söz verdiğim ülkeyi görmeyecek. 
                                      Say 32:12 Kenaz soyundan Yefunne 
                                      oğlu Kalev'le 
                                      Nun oğlu Yeşu'dan başkası orayı görmeyecek. Çünkü onlar bütün yürekleriyle ardımca yürüdüler.' İşte Tanrı 
                                      bunun için bizlere seçilmişlerine Hezekiel 
                                      Peygambere söylediği gibi yeni bir yürek 
                                      verdi. Bu yeni yürekte Mesih’i arzulamamızı 
                                      sağladı, Ama bu yürekte asla günaha bir 
                                      eğilim günahı istememe gibi bir durum yoktur 
                                      yani Tanrı bu bize verdiği yürekte bazı 
                                      olumsuz yönleri çıkartmamıştır. Çünkü o 
                                      zaman Tanrı insanların özgür iradesine karışmış 
                                      olur Bu konuyu az sonra işleyeceğiz.  Peki Tanrı’nın bize verdiği bu yürek bize ne sağlayacaktı? Zaten doğduğumuzdan 
                                      beri yaşamamız için gerekli olan bir yüreğimiz 
                                      yokmu? O yürekle neden bizi kurtarmadı? Evet bizim bir ciğere, 
                                      bir mideye sahip olduğumuz gibi Anatomimizde 
                                      birde yüreğe sahibizdir ama bu yürek doğal 
                                      benlikte insanlar olduğumuz için günaha 
                                      meyilli bir yürektir Adem ve Havva örneğinde 
                                      olduğu gibi ve ayrıca Tanrı İsrail oğulları 
                                      ile bir antlaşma yapmıştı ve İsrailliler 
                                      bu antlaşmaya yüreklerindeki bozulmuşluk 
                                      yüzünden sadık kalmadı ve Tanrı o zaman 
                                      bize yürekten çözdü. İbr 8:9 `Bu, atalarını Mısır diyarından çıkarmak 
                                      için onların elinden tuttuğum gün kendileriyle 
                                      yaptığım antlaşma gibi olmayacak. Çünkü 
                                      onlar antlaşmama bağlı kalmadılar, ben de 
                                      onlardan yüz çevirdim' diyor Rab.  İbr 8:10 `O günlerden sonra' 
                                      diyor Rab, `İsrail halkıyla yapacağım antlaşma 
                                      şudur: yasalarımı onların zihnine işleyeceğim, 
                                      yüreklerine yazacağım. 
                                       Ben onların Tanrısı olacağım, onlar da benim halkım 
                                      olacaklar.   Tanrı bize yeni yüreği verdiğinde bu yüreğe bir arzu koydu bu arzu Mesihi 
                                      seçme arzusu idi yani Tanrı’nın bizim için 
                                      kurtuluşumuzu sağlamak için uğrumuza feda 
                                      ettiği Kurban ettiği Mesihi seçme arzu verdi.  Peki Tanrı bunu yapmakla bizim özgür irademize müdahale etmiş olmuyor mu? 
                                      Eğer müdahale varsa Kutsal Kitap 
                                      birbiri ile çelişiyor olacaktır, ve Tanrı 
                                      beni Mesihi seçmem için bana baskı yapıyor 
                                      bana tek yol olarak onu işaret ediyorsa 
                                      benim aklımı fikrimi kendisi yönlendiriyorsa 
                                      bu müdahale etmek olur o zamanda Kutsal 
                                      Kitapla çelişki olur. Çünkü yine Kutsal 
                                      Kitaptan öğrendiğimize göre insanların özgürlüğü 
                                      ve özgür iradesi vardır ve bu özgür iradeye 
                                      müdahale olmadığını öğrenmekteyiz.   1Ko 9:19 
                                      Ben özgürüm, 
                                      kimsenin kölesi değilim. 1Ko 10:29 Senin değil, diğer adamın 
                                      vicdanının huzuru için demek istiyorum. 
                                      Benim özgürlüğümü 
                                      neden başkasının vicdanı yargılasın? 
                                      Gal 2:4 Ne var ki, İsa Mesih'te sahip olduğumuz özgürlüğü el altından öğrenmek ve böylece 
                                      bizi köleleştirmek için gizlice aramıza 
                                      sızan sahte kardeşler vardı. 1Pe 2:16 Özgür 
                                      insanlar olarak yaşayın; ama özgürlüğünüzü kötülük yapmak için bahane etmeyin.    Evet işte Karşı Konulmaz Lütfün en basit ve en zor anlaşılır yerindeyiz. Tanrı hem biz seçilmişlere hem yeni bir 
                                      yürek veriyor bizleri Mesih’te önceden belirliyor 
                                      hemde özgür irademize karışmayıp özgür olduğumuzu 
                                      söylüyor.   Ben Televizyonda veya teypte sevdiğim güzel parçalar çıktığında genellikle 
                                      sesim güzel olmasa da bende söylerim sanatçılarla 
                                      birlikte, hele birde yalnızsam ve kötü sesimi 
                                      duyacak hiçbir insan yoksa dahada yüksek 
                                      sesle söylerim çünkü o anda kendimi çok 
                                      mutlu hissederim o anda içinde bulunduğum 
                                      ortam beni kendiliğimden bu şarkıları mırıldanmama 
                                      yöneltir yoksa ben özellikle televizyonda 
                                      kanalları değiştireyim de veya teypte falanca 
                                      sanatçının falanca şarkısını çalayımda 
                                      bende onunla birlikte o şarkıyı söyleyeyim 
                                      diye aramam o anki duyduğum o müzik beni 
                                      yöneltir o şarkıyı söylemeye, ama ben o 
                                      şarkıyı bir cenazeye gittiğimde söylemem 
                                      belki cenazeyi mezarlığa götürürken arabalarla 
                                      yanımızda kırmızı ışıkta bir araba durup 
                                      radyosunda o benim sevdiğim sanatçının sevdiğim 
                                      parçasını duysam bile söyleyemem o şarkıyı 
                                       çünkü o andaki Ruh halim o kadar üzüntülüdür 
                                      ki bunu söyleyemem, veya bazen otobüsle 
                                      uzun yolculuk yaptığımda yaklaşık 14-18 
                                      saat arasında bir yolculuktur bu ve ben 
                                      o gün mutlu isem ve insanlarla konuşmak 
                                      istersem Bileti aldığım firmaya Lütfen önlerden 
                                      veriniz yolculuk edeceğim koltuk numarasını 
                                      derim çünkü o gün hem doğayı izlemek Tanrı’nın 
                                      neler yarattığını bizlere neler sunduğunu 
                                      görmek ve önde olduğum için genelde önler 
                                      hep dolu olur yanımdaki insanlar sohbet 
                                      isterim. Ama o günkü yüreğim çok sıkılgan 
                                      kimseyle konuşmak istemiyorsam da arka sıralardan 
                                      bana koltuk vermelerini isterim çünkü arka 
                                      koltuklarda tek başıma oturayım kitabımı 
                                      okuyup muavinin sadece belli sürelerde çaymı 
                                      içersiniz?, kahvemi içersiniz? sorusuna 
                                      cevap vereyim isterim.    Anlattığım bu iki olaydada o anki yüreğim beni ne yapmaya yöneltirse o anki 
                                      yüreğimin eğilimi isteği ne ise ben onu 
                                      yaparım yani beni zorlayan yoktur ve ben 
                                      seçimi kendi özgür irademle yaparım. İşte 
                                      Tanrıda bizlere Karşı Konulmaz Lütuf adı 
                                      altında verdiği yeni yürek ve Mesih arzusuda 
                                      böyledir. Tanrının vermiş olduğu bu yürek 
                                      bu arzu o kadar cezp edicidir ki kendi özgür 
                                      irademizle bizler Mesih’i seçeriz Mesih’i 
                                      seçmeyi seçeriz. Tanrı özgür irademize müdahale 
                                      olmadan gerçekleşir bu olay. Yani Tanrı 
                                      sadece bize ekstradan bir arzu veriyor bizlere 
                                      özgür irademiz dokunmadan, müdahale etmeden 
                                      ve bize verdiği bu arzu o kadar güçlü ki 
                                      mutlaka Mesihi seçeceğizdir çünkü 
                                      bu arzuyu veren Tanrı’dır, her şeye gücü 
                                      yeten ve Kralların Kralıdır. Bu konuda bu 
                                      kadar kesin bilgiye sahip olmamızın sebebi 
                                      Rabbin kendi sözlerdir. “Baba'nın bana verdiklerinin hepsi bana gelecek 
                                      ve bana geleni ben asla kovmam.” (Yuhanna 
                                      6:37). Gördüğümüz gibi İsa Mesih her şeyi 
                                      bilen Rab kesinlikle hepsi 
                                      bana gelecek demiştir yani burada 
                                      Rab kesin bir hüküm koymuştur.  Bu konu 
                                      oldukça tartışmalı bir konudur, tartışmalı 
                                      bir konu olması yukarıda yazdıklarımızın 
                                      doğru olup olmadığı hakkında değil yalnızca 
                                      seçilmişlerin İsa’ya gelmeleri hakkındadır 
                                      yani Karşı Konulmaz Lütfu alanları Mesih’e 
                                      gelmeleri hakkındadır. Kutsal Kitapda 
                                      bazı ayetler vardırki 
                                      yüzeysel bakıldığında diğer Hıristiyan kardeşlerimiz 
                                      tezlerini doğrular gibi görünmektedir. Örnek 
                                      vermek gerekirse Yuhanna 
                                      3:16’dır: “Çünkü Tanrı dünyayı o kadar çok 
                                      sevdi ki, biricik Oğlunu verdi. Öyle ki, 
                                      O'na iman edenlerin hiçbiri mahvolmasın, 
                                      ama hepsi sonsuz yaşama kavuşsun.” 
                                      Evet bu ayete dışarıdan bakan bir insan 
                                      “Herkesin iman edip kurtulabilir” diye bilir, 
                                      Peki bu gerçekten mümkün olabilirimi? Karşı 
                                      Konulmaz Lütüfa 
                                      ihtiyaç duymadan bir insan Mesih’i seçip 
                                      kurtulabilirmi? Benim buradaki görüşüm şöyle 
                                      Mesih’e iman eden herkes kurtulur çünkü Mesih’in Çarmıhta akıttığı Kutsal Kanı 
                                      sadece seçilmiş insanların günahını kaldırabilecek 
                                      kadar yeterli değildir, O’nun kanı tüm insanlığın 
                                      günahını kaldırabilecek kadar Kutsal ve 
                                      sınırsızdır, ama Mesih’e sadece Karşılıksız 
                                      lütfü almış olanlar seçer. Çünkü düşmüş 
                                      insan benliktedir. Benlikteki bir insan 
                                      Tanrı’yı hoşnut edecek hiçbir şey yapamaz. 
                                      Pavlus’un belirttiği gibi, “Çünkü 
                                      benliğe dayanan düşünce Tanrı'ya düşmandır; 
                                      Tanrı'nın Yasasına boyun eğmez, eğemez de... 
                                      Benliğin denetiminde olanlar Tanrı'yı hoşnut 
                                      edemezler” (Rom. 8:7, 8). Peki bu 
                                      benlikteki insanlar kimlerdir ki bunlar 
                                      Tanrı’nın yasasına boyun eğmez / eğmek istemez 
                                      ve Tanrı’yı hoşnut edemezler? Evet bu sorunun 
                                      cevabını da Elçi Pavlus bizler çok bekletmeden 
                                      vermektedir. “Ne var ki, Tanrı'nın Ruhu içinizde yaşıyorsa, siz benliğin değil, Ruh'un 
                                      denetimindesiniz. Ama bir kişide Mesih'in 
                                      Ruhu yoksa, o kişi Mesih'in değildir” (Rom. 
                                      8:9). 
                                      Elçi Pavlus ne güzelde söylemiş tüm 
                                      soru işaretlerini silmiş atmış. Elçi Pavlus 
                                      sizde Tanrı’nın Ruhu varsa siz artık benliğin 
                                      değilsiniz, yani siz artık 7. ve 8. ayette 
                                      söylediğim Tanrı’nın düşmanısınız, siz Tanrıya 
                                      boyun eğemezsiniz ve siz Tanrı’yı hoşnut 
                                      edemezsiniz sözümden kurtuldunuz. Ama eğer 
                                      sizde Tanrı’nın Ruhu yoksa siz asla Mesih’i 
                                      seçemezsiniz demiştir. Yukarıda bahsettiğimiz 
                                      gibi Tanrı’nın Ruhu’nu alabilmek için yeniden 
                                      doğmak gerekir, yeni bir yürek almamız gerekir 
                                      ve yeni yürekteki Mesih’i seçme arzusuna 
                                      sahip olmak gerekir eğer bu yeni yürek ve 
                                      içindeki Mesih arzusu yoksa hiçbir insan 
                                      kendi yüreğindeki arzu ve isteklerine karşı 
                                      çıkıp (Benlikteki yüreklerimiz her zaman 
                                      günaha meyilli olup Mesihi seçmek için bir 
                                      istek bulunmamaktadır) Mesihi seçmez / seçemez. 
                                      “Sana doğrusunu söyleyeyim, bir kimse yeniden 
                                      doğmadıkça Tanrı'nın Egemenliğini göremez” 
                                      (Yuhanna 3:3).   Bu konu 
                                      yukarıda bahsettiğim gibi müjdeci Hıristiyanlarla 
                                      boş tartışmalar yaşandığı gibi yaşadığımız 
                                      ülkenin %98’inin Müslüman olduğunu düşünürsek 
                                      daha fazla tartışmalar yaşanabileceği kaçınılmazdır. 
                                      Örneğin bazen birebir veya Chat yaparken 
                                      müjdeyi paylaşmak istediğimiz insanlar için 
                                      Seçilmişlik hakkında Hıristiyanlığı ve her 
                                      şeye gücü yeten adil Tanrı’yı çok ağır suçlamalarla 
                                      itham etmektedirler, ve şu soruları sıralamaktadırlar. 
                                      Bize hem Allah sevgi doludur diyorsunuz, 
                                      Allah hiçbirimizin mahvolmasını istemiyor 
                                      diyorsunuz sonrada yalnızca seçilmişlerin kurtulacağını söylüyorsunuz 
                                      o zaman Allah çok gaddar ve adaletsiz bir 
                                      Allah olmuyormu? diye soruyorlar. Bu gibi durumlarda hemen onlara 
                                      “Sizlere, `Baba'nın bana yöneltmediği hiç kimse bana gelemez dememin nedeni 
                                      budur” (Yuhanna 6:65). 
                                      “Beni gönderen Baba bir kimseyi bana 
                                      çekmedikçe, o kimse bana gelemez” (Yuhanna 
                                      6:44).  gibi 
                                      ayetleri sıralayabiliriz ve pek yanlışta 
                                      sayılmaz ama bu onları ikna edemeyecektir 
                                      çünkü o insanlar Hıristiyanlığı bilmiyorlar 
                                      bunun için kendilerinin anlaya bileceği 
                                      bir biçimde anlatmak daha doğru olur sanırım. 
                                      Önce kendilerine Tanrı kimdir demek gerekli, 
                                      büyük ihtimalle alacağımız cevap şu olacaktır 
                                      “Tanrı her şeyi yaratan her şeye gücü yetendir.” 
                                      2. sorumuz Peki senin inandığın Tanrı adaletlimidir? 
                                      Adaletsizmidir? Bu sorunun cevabıda “Kesinlikle 
                                      adaletlidir o ne biçim soru bizim inandığımız 
                                      Allah adaletli olduğu için biz seninle tartışıyoruz 
                                      çünkü Hıristiyanların inandığı Tanrı adaletsiz 
                                      görünüyor baksana bazısını cennete götürmek 
                                      istiyor bazısınıda 
                                      cehenneme götürüyor” diyeceklerdir. Ve aradığımız 
                                      biz cevabı zaten bulmuş olduk çünkü bu insanlar görmek istedikleri gibi Tanrı’yı 
                                      görüyorlar ve Tanrı’nın emirlerinin bazısını 
                                      kabul edip bazısını ise kabul etmemektedirler 
                                      Tanrı’nın inançlarına uymasını istiyorlar, 
                                      İnançlarının Tanrı’ya uymasını değil. Çünkü 
                                      Tanrı ne demiştir. Günahın cezası ölümdür 
                                      Yaratılış 3:3 "Ama Tanrı, `Bahçenin ortasındaki 
                                      ağacın meyvesini yemeyin, ona dokunmayın; 
                                      yoksa ölürsünüz> dedi." 
                                      Burada Tanrı bir emir veriyor `Bahçenin ortasındaki ağacın meyvesini yemeyin, bu emire uymak 
                                      gerekli bu emire Tanrı’nın isteğine uymayan 
                                      Günah işlemiş olacaktır çünkü herkes bilirki 
                                      Tanrı’nın isteğine uymamak günahtır peki 
                                      Adil Hakim olan Tanrı bu Günah suçuna karşılık 
                                      ne cezayı uygun görmüştür ölürsünüz. Buraya kadar tartıştığımız kişi ile aramızda hiçbir 
                                      sorun çıkacağını zannetmiyorum, ve konuya 
                                      insanların doğuştan beri günahlı olduklarını 
                                      günaha meyilli olduklarını yine Kutsal Kitap 
                                      tan öğrendiğimizi biliyoruz ne diyor Elçi 
                                      Pavlus mektubunda.  “Doğru olan kimse yok, bir kişi bile yoktur.
 Anlayan kimse yok,
 Tanrı'yı arayan kimse yok.
 Hepsi yoldan saptılar, birlikte yararsız oldular.
 İyilik eden yok, bir kişi bile yoktur.” (Romalılar 3:10-12).
 Elçi Pavlus burada net bir şekilde insanların asla 
                                      doğru olmayacağını Tanrı’nın istediği bir 
                                      şekilde doğru olamayacağını belirtmiştir 
                                      ve İncil’in Luka bölümünde de şöyle denilmektedir. 
                                      “İyi olan tek biri var, O da Tanrı'dır” 
                                      (Luka 18:19). Gayet açıkça görülüyor 
                                      ki hiçbir insan Tanrı’nın istediği gibi 
                                      günahsız olamaz. Peki az önce Tanrı ne dedi 
                                      bizlere? Günahın cezası ölümdür demedimi? 
                                      Buna göre Tanrı seçmediği insanları Günahlarından 
                                      dolayı Adil Yargıç olarak yargılayıp günahlarının 
                                      cezasını verirse Tanrı adaletsiz mi olur? 
                                      Bence hayır aksine Tanrı bu günahın karşılığı 
                                      olan ölüm cezasını vermezse sadece adaletsiz 
                                      olmaz ayrıca birde yalancı olur. Seçilmişlerinde 
                                      hepsinin günah işlediğini, günah işleyeceğini 
                                      biliyoruz ama Tanrı onların yüreğine koyduğu 
                                      Mesih arzusu onları Mesih’e yöneltecektir 
                                      Mesih’e iman edeceklerdir Mesih’in Çarmıhta 
                                      akıttığı kanı sayesinde kurtulacaktır buda 
                                      seçmiş olduğu kişilere verdiği Lütufla olacaktır. 
                                      Peki Tanrı’nın herkese Lütuf vermek, herkesi 
                                      seçmek zorunda olduğunu söyleyebilecek kimse 
                                      varmı? Bence yok 
                                      eğer Tanrı’nın öyle bir borcu bir mecburiyeti 
                                      varsa ilk söylediğimiz “Tanrı her şeyi yaratan her şeye 
                                      gücü yetendir” sözü geçersiz olmuş olur. 
                                      Tanrı Seçtiği insanlar’a 
                                      merhamet göstermiş onlara Karşı Konulmaz 
                                      Lütfünü sunmuştur. Tanrı diğer insanlara 
                                      da adaletini sunmuştur.  ORHANANT 
 
 |